SÜRELİ NAFAKA

SÜRELİ NAFAKA

Bu yazımızda şu anda hala tartışma konusu olan 'süreli nafaka' konusuna değineceğiz. 

Öncelikle, 2002'den önce yürürlükte olan 743 sayılı TMK'ya göre yoksulluk nafakasının 04.05.1988 tarihine kadar boşanmadan itibaren 1 YIL, 04.05.1988 tarihinden sonra ise SÜRESİZ olarak uygulandığı görülmüştür.

Ancak, son zamanlarda özellikle boşanma davalarının artması ile, taraflar arasında nafakanın süresiz olması konusunda tartışmalar gündeme gelmiştir. Henüz bu konuda bir kesinleşme olmamasına karşılık Aile Mahkemesi sıfatı ile Erciş 2. Asliye Hukuk Mahkemesince görülen boşanma davasında ' boşanma davasında kadına sadece 1 yıl olarak toplam 12.000 TL tutarında yoksulluk nafakası ödenmesine' hükmetmiştir. 

Boşanma sonrası yoksulluğa düşecek tarafa verilen nafaka konusunda geçtiğimiz yıl bir taslak gündeme gelmiş ve tartışılmıştır.  Ve hala da söz konusu durum tartışma konusu olarak bir karara bağlanmamıştı. Ancak, Erciş 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin söz konusu kararı ile şu anda gözler bu kararın İstinaf / Yargıtay aşamasında verilecek karara çevrilmiş olup, söz konusu kararın kesinleşip kesinleşmeyeceği konusu merak konusu haline gelmiştir. TMK Mad. 175 ve 176 ile düzenlenen nafaka hususunda herhangi bir süre yer almamaktadır. 

TMK Madde 175 hükmü ile ;  Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan malî gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz. denirken, 

TMK Madde 176 hükmü ile ; Maddî tazminat ve yoksulluk nafakasının toptan veya durumun gereklerine göre irat biçiminde ödenmesine karar verilebilir. Manevî tazminatın irat biçiminde ödenmesine karar verilemez. İrat biçiminde ödenmesine karar verilen maddî tazminat veya nafaka, alacaklı tarafın yeniden evlenmesi ya da taraflardan birinin ölümü hâlinde kendiliğinden kalkar; alacaklı tarafın evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması, yoksulluğunun ortadan kalkması ya da haysiyetsiz hayat sürmesi hâlinde mahkeme kararıyla kaldırılır. olarak hüküm altına alınmıştır. 

Yukarıda da açıklamaya çalıştığımız şekilde, kanunda düzenlenen “süresiz talep” imkânı, her olayda tarafların durumuna göre karar vermeye imkân tanımaktadır. Yani, hâkimlere, karşılaştıkları durumlarda takdir hakkı tanımaktadır. Yasayla tanınan bu takdir hakkının süreli olarak kaldırılması ya da kısıtlanması durumunda, nafakaya ihtiyaç duyan taraflar bakımından yeni mağduriyetlerin doğması kaçınılmaz olacağı aşikardır.

1988’den önce yürürlükte olan 1 YIL SÜRELİ NAFAKA ödenmesi durumundaki mağduriyetlerin bir benzeri günümüzde yaşanacaktır. Özellikle,  Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin görüş değiştirmemesi halinde, nafaka ödeme süresiyle evlilik süresi arasında orantı kurulması da mümkündür. Nafaka alacaklısının ihtiyacı halinde, günümüzde maalesef ki karşımıza çıkan kısa süreli evliliklerde dahi, en az 2 yıl nafaka ödenmesinin hakkaniyete daha uygun olacağını düşünmekteyiz. Buna çare olarak da  nafaka alacaklısının ihtiyacının devam etmesi halinde ise en fazla evlilik süresi kadar süre boyunca nafaka ödenmesi kanunla düzenlenebilir. Mesela; 0-2 yıl arası süren evliliklerde, nafaka alacaklısının ihtiyacı varsa mutlak surette 2 yıl; 2 yıldan fazla süren evliliklerde ise nafaka alacaklısının ihtiyacı devam ettiği sürece en fazla evlilik süresi kadar nafaka ödenir. Örnek vermek gerekirse, 10 yıl süren bir evlilikte nafaka alacaklısına en fazla 10 yıl nafaka ödenecektir.

Sonuç olarak; özellikle yoksulluk nafakası konusunda toplumumuzda oluşan talebin, hukukun temel ilkelerine ve insanların güncel ihtiyaçlarına uygun çözümler bularak kişi ya da kişilerde mağduriyet oluşmadan öne geçerek karar verilmesi uygun olacağı kanaatindeyiz.

Acil Soru ve Bilgi Almak için Bizimle İletişime Geçin